Gebelikte 32. Hafta
32. GEBELİK HAFTASI (31+0, 31+6. GÜNLER)
Çalışan bir anne adayıysanız, ister SSK, ister 657 numaralı devlet memuru kanunu, ister diğer bir çalışma kanununa tabi olun (hepsi SGK adı altında birleştirilmiştir) , bu haftanın sonunda yasal doğum önü iznine ayrılma hakkına kavuşacaksınız. Doktorunuzun onayıyla 37. gebelik haftasına kadar çalışabilir ve bu süreyi doğum sonrası izninize ekleyebilirsiniz.
Dikkat: Doğum önü izni kanunu sizin 40. haftada doğum yapacağınızı var sayar.
Doktorunuz size 38.-39. haftada sezaryan ile doğum randevusu verse bile veya siz doğum önü izninizi aldıktan kısa bir süre sonra doğum yapsanız da doğum önü izniniz 32. hafta tamamlandığında başlayacaktır.
Yani siz örneğin 37. haftada doğum yaparsanız, doğum önü izninizi yalnızca 5 hafta kullanmış olabileceksiniz.
Birçok anne adayının doğumönü iznini olumsuz etkileyen bu durumu değiştirmek için mecliste çalışmalar devam etmektedir.
Gebelik döneminde bazı anne adayları kendilerini itici bulabilirler.
Karınları büyüdüğü için, belki de çatlakların ortaya çıkması nedeniyle eşlerine eskisi kadar çekici gelmediklerini düşünebilirler. Gebelik, felsefi anlamda düşünecek olursak, varolabilmemizin tek yoludur. Vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz bir görevdir. Bu yüzden gebelik ve güzellik birbirleriyle karşılaştırılamayacak iki ayrı kavramdır. Bazı anne adayları da kendilerini oldukça çekici bulurlar. Aynaya baktıklarında ne kadar güzelleşmiş olduklarını farkederler. Bu anneler yakında dünyaya getirecekleri bebeğin hayalini kurarak kendilerini iyi hissederler ve eşlerinin de aynı şeyleri düşündüğünü hissederler. Sizin bu şekilde düşünmemeniz için ne gibi geçerli nedenleriniz var? |
Yeri gelmişken hatırlamanızda fayda var: Bu haftadan itibaren artık doktorunuza iki haftada bir gitmelisiniz.
DOĞRUSUNU ÖĞRENELİM
Kalbimizin sol boşluğundan (sol karıncık) çıkarak organlarımıza dağılan kan oksijen oranı yüksek olan "temiz kandır". Bu kan dokularda kullanıldıktan ve oksijeni tüketildikten sonra "kirli kan" haline dönüşür ve kalbin önce sağ taraftaki küçük boşluğuna (sağ kulakçık), buradan da yine sağ taraftaki büyük boşluğuna (sağ karıncık) akar. Buradan akciğerlere giden "kirli kan" oksijen aldıktan sonra "temiz kan" haline gelir ve önce sol taraftaki küçük boşluğa (sol kulakçık) buradan da sol karıncığa geçer ve döngü bu şekilde tamamlanmış olur.
Doğmamış bebekte ise akciğerlerin görevini plasenta üstlenir ve plasenta göbek kordonundaki damarlardan topladığı "kirli kanı" anneden aldığı oksijen sayesinde "temiz kana" dönüştürür ve yine göbek kordonu yardımıyla bebeğe gönderir. Benzer şekilde bebeğin artık maddelerinin tümü, normalde böbreklerden ve karaciğerden atılacağı yere plasentaya ve buradan da annenin dolaşım sistemine gönderilerek atılır.Plasenta bu nedenle bebeğin hem akciğeri, hem böbreği, hem de karaciğeridir.
"Kirli kan-temiz kan" değişiminin plasentada olması nedeniyle sağ kalp boşluğunda toplanan kan doğmamış bebeğin kalbindeki açıklıklar (delikler) yardımıyla akciğere uğramadan göbek kordonuna yönlendirilir.Doğumda göbek kordonunun kesilmesiyle bu delikler hemen kapanır ve akciğerler ilk alınan nefesle tam kapasite çalışmaya başlarlar. Benzer şekilde karaciğer ve böbrekler de hemen doğum sonrasında işlerinin başına geçerler. Görevi tamamlanan plasenta rahimde tutunduğu yerden tümüyle ayrılarak bebeğin doğmasından hemen sonra dışarı atılır. Plasentaya halk arasında "bebeğin eşi" veya "sonu" denir.
Bebeğiniz rahim içinde ne şekilde duruyor?
Bebeğiniz içgüdüleriyle, deneme yanılma yoluyla ve rahiminizin mekanik etkileriyle yukarıdaki resimlerde gördüğünüz şekli alır:
Bacaklar kalçadan ve dizlerden tam bükülmüş, ayaklar çaprazlanmış, kollar omuzlardan ve dirseklerden tam bükülmüş, eller çaprazlanmış ve her el karşı taraf dirseği kavramış, sırt sıklıkla (%90) sol yana yaslanmış, boyun öne doğru bükülmüş ve çene göğüs kafesine değmiş durumda.
Kordonu basıya uğramaktan korumak ve doğum kanalına en iyi şekilde girmek açısından da önemli olan bu pozisyon ayrıca vücudun ve kol ve bacakların da nispeten dar bir alanda en iyi şekilde hareketine izin verir.
Bebeğinizle daha yakın bir bağ kurmak ve onu daha iyi anlamak için hemen şimdi bedeninize bu pozisyonu verin.
Ayrıca eşinizin yatakta uyurken yatış pozisyonunu bu gece bir gözden geçirin ve eşinize de sizin hangi pozisyonda uyuduğunuzu sorun.
İlginç sonuçlar çıkabilir...
Yukarıdaki resimlerde ise 13 haftalık bir bebeğin duruş pozisyonunu görüyorsunuz:
Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 41 cm. ve ağırlığı 1780 (1300-2500) gram!Kas dokusu nispeten az gelişmiş olduğundan kendi bedenini kavrama özelliği henüz gelişmemiş, bu nedenle kollar gevşek bir şekilde duruyor, adeta yüzünü gizlemek istercesine parmaklar gözlerin önüne gelmiş. Bir farklılık da, parmak kaslarının henüz gelişmemiş olması nedeniyle tüm parmakların açık ve birbirinden ayrılmış olarak görülmesi.
HAFTANIN ÖNERİSİ
Günlük yaşamımızda belli bir olayı tarif etmek için kullandığımız kelimeler o olayı algılayış biçimimizi derinden etkiler. NLP (nöro-linguistik programlama) teknolojisinin başarısının en önemli dayanaklarından biri kelimelerin dikkatli kullanılmasıdır. NLP öğretisi bilinçdışımıza (bilinçaltımıza) hangi mesajların gönderileceğini bilinçli olarak seçmemizi sağlar: NLP'ye göre "biz kelimelerimizi bilinçli seçerek bilinç dışımızı olumlu yönlendirebiliriz".
Doğum eylemi sizce nasıl birşey?- "ağrılı"
- "korkunç gözüküyor"
- "düşünmek bile istemiyorum"
- "ben iğneden bile korkan bir insanım, gerisini sen düşün artık"
- "bilmiyorum, deneyip göreceğiz, ama ağrı duyulduğunda yapılacak çok şeyin olduğunu biliyorum ve bu beni rahatlatıyor"
- "kişiye göre değişebileceği söyleniyor ve buna inanıyorum"
Bizim dilimizde "doğum sancıları" veya "doğum ağrıları" olarak ifade edilen olayın ingilizcesi "labor" yani "iş", fransızcası ise "travaille" yani yine "iş", veya daha başka bir deyişle "eylem". Dikkat ettiyseniz bu kelimelerin içinde ağrıyı çağrıştıran birşey yok, doğum sonuca ulaştıracak bir eylem olarak tarif edilmiş. Bizim toplumuzda doğum eylemi "sancı" veya "ağrı" olarak ifade edildiği sürece anne adaylarının ağrı çekmemesi mümkün görünmüyor.
NLP'nin kuramlarından biri de "dünya üzerinde herhangi bir şeyi bir kişi bile yapabilmişse, bunu herkes yapabilir!" şeklindedir. Dünya üzerinde birçok anne adayı az miktarda rahatsızlık duyarak bebeklerini dünyaya getirebilmektedir. Bunun anlamı, bunu sizin de yapabileceğinizdir. Elbette bunun için NLP öğrenmeniz uzun zaman alır, ancak olaya bakış açınızı olumsuzdan olumluya çevirerek bunu başarabilir duruma gelebilirsiniz.
Şu andan itibaren size doğum sancısı veya doğum ağrısı tanımlamalarını "çöpe atmanızı" ve yerine doğru olan "doğum eylemi" tanımlamasını kullanmanızı öneriyoruz.
Yukarıdaki cümlelere gülümseyerek bakıyorsanız, sizin zihninizdeki "doğum resmi" muhtemelen zaten olumludur.
Yorumlar
Yorum Gönder