Tatlı doğumum :)
Doğum her ne kadar çok çook zor gelse de, şimdi düşünüyorum da. Hayatımda yaşayabileceğim en tatlı tecrübeydi, belki anne olmanın gereğiydi doğum.. Evladım için bu fedakarlığı yapmam gerekirdi. Bazzen ona bakıp kendimle gurur duyuyorum "Başardım! Nasıl doğurdum ben bunu" diye :) Fakat sonra kendime geliyorum. Tamamen Allah'ın yardımıyla olmuştu çünkü. Allah'ın yanımda olduğunu ziyadesiyle hissettiğim anlardan biriydi.
Neysee, başlayalım. 40+6 gündeyim. Bekliyoruz bekliyoruz, hiç bir belirti yok. Hiç bir işaret yok. Bıcır bıcır hareket halinde içimdeki minik :) Hastaneye gittik, son muayene günümüzdü. Bu arada hastanem Ankara etlik Lokman Hekim hastanesi ve çook çok memnun kaldım. Lokman Hekime gittim, doktorum Elif Terzinin yanına. Annem ve eşimde var yanımda. Pazartesi günüydü, doktor beni görünce bir çığlık attı:
"Sen hala doğurmadın mı?"
Bende acı bir tebessüm:
"Imm, hayır..."
Doktorum bayram izninden yeni dönmüştü. Bana acı gerçeklerden bahsetti, dedi ki; "ben izinde olmasam seni bu kadar da bekletmezdim. Şu an bebeğin karnında kalması artık ona zarar verir. Bir an önce doğması lazım. Yarın sabah girişini yap, suni sancı, sonrasında da suni sancı tutmazsa eğer, ki hiç bir belirtin yoksa zaten tutmaz, sezeryana gideceksin."
Ben boynum bükük çıktım odadan. Ağlamaya başladım. Sezeryanı istemiyordum, sebebi de, bebeğimi doğduğu anda görmek, emzirebilmek, ilk günden onun tüm bakımını ben yapmak istiyordum. Normal doğum bir mucizeydi, sağlıklıydı, fıtri olandı.
Annem de söylenmeye başladı. Ben dedim size, özele gidilmez. Güzel bir devlet hastanesi bulsaydınız vs vs.
Neyse biz kararımızı yarım saat içinde bildirmek üzere hastaneden ayrıldık. Ben devlet hastanesi diye tutturdum. Çünkü oraya güveniyordum. Beni sebepsiz yere sezeryana göndermezler diyordum. Keçiören devlet hastanesine gidip giriş yaptık. Doğumhaneye girdim. Annem, eşim dışarıda kaldı. Erkek bi doktor sırasıyla muayene ediyor gelenleri, ben doğumuma erkek doktor girmesini istemiyordum. Yani yanlış yönlendirmek gibi olmasın sizi de. Neyse devam edelim, doktorun yanına gittim dedim ki doğuma siz girmeseniz, ebeler girse? Adam haklı olarak tersledi :) Doğumda benim adım yazacak ve girmeyeceğim? kusura bakmayın hanımefendi dedi. (Oysa erkek doktorlar ebeye bırakıyormuş çoğu zaman. yani Keçiören hastanesi için böyle duymuştum. MAhremiyete önem veriyorlarmış vs.) Neyse ben tutuştum tabi. Burdan kurtulmalıyım diyorum. O sırada eşimde bu doktordan sonraki nöbetçi doktoru da öğrendi, 1 hafta boyunca erkek doktor olacakmış. Benim için kabustu bu, kaçmalıydım ama giriş yaptık ? Doktor yanıma geldi, yerimiz kalmamış sizi ambulans ile başka bir yere göndereceğiz. Oluuuur dedim :) Neresi peki? Zekai Tahir tabiki. Ambulans istemiyorum arabamla giderim dedim. İmzalar falan filan çıktık hastaneden. Zekai Tahir büyük doğum hastanesine geldik. En berbat yorumlara sahip olan, aynı zamanda en güvenilir hastane, en büyük, teşekküllü, tüm özellerin ani durumda başvurduğu hastane... Ama bayanların kabusu..
İnternette okuduğum yorumlar beynimde dolanıyordu. İçeri girdim, o da ne? Daha girişte eşimi bırakmak zorunda kaldık. Sadece doğum hastanesi olduğu için hiç bir erkek içeri giremiyordu. Giriş yapmaya gittim. kadın neden geldiniz diyor, doğum yapmaya diyorum :) Neyse bi yarım saat kadar girişte bekledim, bir türlü kayıt gerçekleşmedi. Sonra sistem çöktü dediler biraz bekleyin. Dışarı çıkıp birşeyler yedik bu sırada, geri döndüm hastaneye. Girişe gittim tekrar, giriş olmuyor, tüm sistem çökmüş hastanenin. evinize gidin yarın gelin diorlar. Yaw doğum yapmam lazım :) Neyse tmm dedim, zaten herkes çok kaba, oradan da kurtulmak istedim. Eee ben bu çocuğu nasıl çıkaracağım :) stres stres stres... Geri gittik Lokman Hekime, Elif hanım ile sokakta karşılaştık hatta, ne oldu dedi. Geldim dedim... Tmm git giriş yaptır yarın sabah için dedi doktor gülerek.. Sanki Allah beni lokman Hekime geri yönlendirmişti. Diğer yerlerde, eşimden ayrı, yalnız kalmaya dayanamayacaktım demekki. Yapılan muameleleri hiç öenmsemeyen, sert davransınlar ne olacak diyen ben, lokman hekimdeki yumuşak tavırlardan sonra mest olmuştum. Sanki ben çocukmuşum gibi beni nazlandırıyorlardı adeta. Reklam yapıyormuşum gibi oldu, memnun kalmayan da çok var :) Rabbim bana güzel kısmını gösterdi çok şükür :)
Evimize gittik. Bebeğim olmadan uyuyacağım son geceydi. Diğer günü hastanede geçirecektim ve belki eve sezeryanlı gelecektim. Gece boyunca annemin babamın tüm dualarına rağmen yine doğuma dair hiç bir belirti gelmedi :) Hastaneye gittik, muayene ettiler. Açıklık 0 :) Hiç bir belirti yok. Benim oğlumun gelesi yok neden zorluyorsunuz :) Neyse sabah 9da suni sancıyı almaya başladım. Öncesinde lavman yapıldı tabiki, lavmandan korkmayın çok güzel ve gerekli :) Bunu sonrasında anladım. Hemşireler her an yanımda ve çok ilgililer. Doktorum ise 2 saatte bir bazen saat başı gelip kontrol ediyor. Hafif hafif artıyor sancılarım. Biliyor musunuz herşey rahminiz suni sancıya uyum sağlayana kadar. Uyum sağladığı anda hastane doğumu hızlandırmak için herşeyi yapıyor. Ben bir iki saat suni aldım, doktor geldi kontrol etti. Kötü gidiyor uyum sağlayamayacaksın galiba dedi :( Neyse biraz daha devam edelim. Olmazsa sezeryan. Sancılar artıyor, etrafımdakiler dua ediyor açılma olsun diye. Sancı arttıkça ben niyeti bozup sezeryan diye dua etmeye başladım :)
Buradaki en önemli husus arkadaşlar, asla ve asla stres yapmayın. Bebeğinizle konuşun, ona iyi olduğunuzu söyleyin. Hani halk arasında 9 aylık hamileler için karnı aşağıya inmiş tabiri vardır ya, bende öyle bir inme gerçekleşmedi, bebek doğum kanalında falan da değil. Ama ona rağmen, bebeğimle konuşa konuşa atlattık bu zorlu yolculuğu.
Neyse sancılar bir hayli arttı, artık bayılacak durumdayım. Açılmalar başladı. Ara ara hemşireler duşa sokuyor, (Duşa girdikçe açılmalarım artıyordu) Duş acaip rahatlatıyor ağrımı azaltıyordu resmen. O an öyle bir sancıydı ki o, zamanı geri almak istedim. Düne geri dönmeliydim, eşim bu günde geçecek diyor, yok diyorum böyle acıyla gün mü geçer? gittikçe artıyor, evimize gidelim nolur...
Bir yandan düşünüyorum, yabancı değilim bu ağrıya, bildiğiniz adet sancısı. Ama aşırı aşırı fazlası :) Burada suni sancı ile normal sancı arasındaki farkı da anlatalım. Suni sancıda sancılar çok kısa aralıklarla 1,5 dakikada bir geliyor. Arada dinlenecek vaktiniz yok. Ama normal sancı 5 dakikada bir geliyor, arada uyuyup dinlenme imkanınız var. Devlet hastanesine gittiğimde 5 dakikada bir sancısı olan bir kadınla beraberdim, kadın zorlanıyordu evet, ama benim gibi kıvranmıyordu kesinlikle, muhabbet ediyordu hatta. Yani normal sancı sanırım çok daha hafif, bunu öğrenemedim maalesef. Hayalimde sancımı evde çekip, son anda hastaneye gitmek vardı. Nasip...
Öğleden sonra benim rahmim suniye uyum sağlamış olacak ki, doktor iyi gidiyor dedi, Hemşirelere talimatı verdi, doğumu hızlandırmak adına çalışmalara başladılar. Burdan sonrasını hayal meyal hatırlıyorum bu arada:) mesela rahim ağzına bir kağıt gibi bir şey koydular, açılmayı arttırıyormuş. Sonra ilerleyen saatlerde suyumu patlattılar, açılmayı arttırıyormuş, bol bol yürüyorum, aslında neredeyse sürünüyorum :) Bu da açılmayı arttırıormuş ve duş... Kesinlikle açılmayı arttırıyor. Bu arada niye bir an önce doğuma girmemi istiyorlar? Çünkü suni sancı bebeği strese sokuyor, kalp atışlarının yavaşlama ve durma ihtimali oluyor. Bebek suni sancıda çok zorlanıyor yani. Bu yüzden mümkünse sancınızı evde çekin, açılmanız 8 cm de olsa, hastaneye gittiğinizde suniyi mutlaka veriyorlar. Boşuna bebeğinizi strese sokmayın, zaten zor bir gün yaşıyor yavrucak.
Saat 15.00dan sonrasını nerdeyse hatırlamıyorum, artık sancılar o kadar şiddetliydi ki, hayatımda öyle acı görmedim. ama korkmayın dayanılmayacak bir şey değil. Saat 17.00 Artık mahvoluyorum :) 15.30 ıkınmalar başladı istemsiz gelen. Rabbim o nasıl bir ıkınmadır, ayaktaydım, yere çakılacaktım neredeyse, yatağa yattım. Derhal hemşireler geldi. Herkesi dışarı çıkarttılar, bu arada her muayene de herkes dışarı çıkartılıyordu. Doktorum geldi, iyice ıkındırın sonra doğumhaneye getirin dedi. Ikın diyorlar, yatakta yapmayı beceremedim. Ayağa kalktık, sancım geldiğinde tuvalete oturur gibi oturup tüm gücümle ıkınıyorum, hemşire de benimle beraber oturup kontrol ediyor, aferim çok güzel gidiyor gibi cümleler kuruyor. Sancın geçmeden ıkınmayı bitirirsen bebek geri gider sancın boyunca güçlü bir şekilde ıkınmalısın diyor. Sancı bitiyor, ayağa kalkıyoruz, sancı geliyor yine yere çöküyoruz. Hemşire o an ablam gibiydi, ellerimden tuttu beni hiç bırakmadı, benimle beraber çöküp benimle beraber ayağa kalktı, hakkını ödeyemem gerçekten... Veee doğumhaneye gidiyorum. Artık bitkin bir tarzda... Sona yaklaşıyoruz. Hemşireler tüm kapıları tuttu kimsenin görmemesi açısından, mahremiyet kısmını alkışlıyorum cidden. Ve doğumhaneye girdim. Acaba bağırabilecek miyim ben bağırarak tepki verebilen biri değilim diyen ben, hemşire karnıma bastırınca öyle bir bağırdım ki, o sesi bir daha çıkarabileceğimi sanmıyorum. Doğum çok kolay sancı zor diyenlere içimden saydırıyorum :) Doğumun neresi kolayyyyy! Rabbim öyle acı görmedim. Ama sanırım benim hatam, çünkü ben ıkınamadım. Doktor ıkın diyor, ıkınıyorum ama o şekilde değil karnını şişirmeyeceksin aşağı doğru ıkınacaksın diyor. Yatağın kenarlarından tutup ittiriyorum ıkınırken, ittirmeyeceksin çekeceksin diyor. Onu bir türlü yapamadım. Nerde yanlış yaptım hala bilmiyorum :) Sonrasında ben ıkınamadığım için karnıma bastırdı hemşire, işte o an ölüyorum sandım. İkinci bastırışında içimden bir şey kaydı yumuşacık... Oğlum geldi, ağlamaya başladı, Allahım... Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah....
Sonrasında eş plesenta vs onların doğumu gerçekleşti. Ve dikim işlemi 1 saat kadar sürdü. Bacaklarım yerinden oynuyordu öyle titreme görmedim. Bir an önce bitsin istiyordum. Bu arada doğumda kesi işlemi estetik amaçlı yapılıyor, eğer kesi olmazsa yırtılma oluyor çünkü. Neyse sonunda çıktım doğumhaneden. Oğlumu verdiler kucağıma... O an öyle farklı bir an ki... Şükrünü eda edebilmek mümkün değil.
Velhasılıkelam arkadaşlar, bu hamilelik, doğum, oğlum bana çok şey öğretti. Hiç bir şeyin elimizde olmadığını, rabbimizin her an şefkatiyle yanımızda olduğunu öğretti. Hele doğum... Mesela size bir örnek vereyim. Çok yakın bir ablamın doğumunda, ablam suni sancıyı yanlışlıkla hızlandırmış, doğuma hızlı gitti, ama fazla sancı çekti. Açılması hızlı oldu haliyle, ve bebek kakasını yapmış, yemeden doğum gerçekleşti. Suni sancı hızlanmasa bebek kakasını yiyecekti. Bende ise suni sancı bir ara durdu, hemşireyi çağırdık baya uğraştı açamadı, neyse biraz böyle dursun olmazsa değiştirelim dedi. Yarım saat kadar sonra tekrar geldi bu sefer hiç bir bozukluk yokmuş gibi direk açtı. Ve ben hızlı bir şekilde suni alsaymışım, rahmim kaldıramayacakmış, rahimde yırtılma olacakmış. Çok çok garip değil mi... Dün en yakın arkadaşım, kardeşim doğum yaptı. Oda buraya yazacak hikayesini. "Hayat demişken" isimli kardeşim, 37. haftasında doğum yaptı. enfeksiyonluymuş. Eğer doğum yapmasa bebek de enfeksiyon kapacaktı.. Doğumumuz da olduğu gibi her anımızda Allah'a emanetiz arkadaşlar...
Sizlerinde doğum hikayenizi bekliyorum :)
Neysee, başlayalım. 40+6 gündeyim. Bekliyoruz bekliyoruz, hiç bir belirti yok. Hiç bir işaret yok. Bıcır bıcır hareket halinde içimdeki minik :) Hastaneye gittik, son muayene günümüzdü. Bu arada hastanem Ankara etlik Lokman Hekim hastanesi ve çook çok memnun kaldım. Lokman Hekime gittim, doktorum Elif Terzinin yanına. Annem ve eşimde var yanımda. Pazartesi günüydü, doktor beni görünce bir çığlık attı:
"Sen hala doğurmadın mı?"
Bende acı bir tebessüm:
"Imm, hayır..."
Doktorum bayram izninden yeni dönmüştü. Bana acı gerçeklerden bahsetti, dedi ki; "ben izinde olmasam seni bu kadar da bekletmezdim. Şu an bebeğin karnında kalması artık ona zarar verir. Bir an önce doğması lazım. Yarın sabah girişini yap, suni sancı, sonrasında da suni sancı tutmazsa eğer, ki hiç bir belirtin yoksa zaten tutmaz, sezeryana gideceksin."
Ben boynum bükük çıktım odadan. Ağlamaya başladım. Sezeryanı istemiyordum, sebebi de, bebeğimi doğduğu anda görmek, emzirebilmek, ilk günden onun tüm bakımını ben yapmak istiyordum. Normal doğum bir mucizeydi, sağlıklıydı, fıtri olandı.
Annem de söylenmeye başladı. Ben dedim size, özele gidilmez. Güzel bir devlet hastanesi bulsaydınız vs vs.
Neyse biz kararımızı yarım saat içinde bildirmek üzere hastaneden ayrıldık. Ben devlet hastanesi diye tutturdum. Çünkü oraya güveniyordum. Beni sebepsiz yere sezeryana göndermezler diyordum. Keçiören devlet hastanesine gidip giriş yaptık. Doğumhaneye girdim. Annem, eşim dışarıda kaldı. Erkek bi doktor sırasıyla muayene ediyor gelenleri, ben doğumuma erkek doktor girmesini istemiyordum. Yani yanlış yönlendirmek gibi olmasın sizi de. Neyse devam edelim, doktorun yanına gittim dedim ki doğuma siz girmeseniz, ebeler girse? Adam haklı olarak tersledi :) Doğumda benim adım yazacak ve girmeyeceğim? kusura bakmayın hanımefendi dedi. (Oysa erkek doktorlar ebeye bırakıyormuş çoğu zaman. yani Keçiören hastanesi için böyle duymuştum. MAhremiyete önem veriyorlarmış vs.) Neyse ben tutuştum tabi. Burdan kurtulmalıyım diyorum. O sırada eşimde bu doktordan sonraki nöbetçi doktoru da öğrendi, 1 hafta boyunca erkek doktor olacakmış. Benim için kabustu bu, kaçmalıydım ama giriş yaptık ? Doktor yanıma geldi, yerimiz kalmamış sizi ambulans ile başka bir yere göndereceğiz. Oluuuur dedim :) Neresi peki? Zekai Tahir tabiki. Ambulans istemiyorum arabamla giderim dedim. İmzalar falan filan çıktık hastaneden. Zekai Tahir büyük doğum hastanesine geldik. En berbat yorumlara sahip olan, aynı zamanda en güvenilir hastane, en büyük, teşekküllü, tüm özellerin ani durumda başvurduğu hastane... Ama bayanların kabusu..
İnternette okuduğum yorumlar beynimde dolanıyordu. İçeri girdim, o da ne? Daha girişte eşimi bırakmak zorunda kaldık. Sadece doğum hastanesi olduğu için hiç bir erkek içeri giremiyordu. Giriş yapmaya gittim. kadın neden geldiniz diyor, doğum yapmaya diyorum :) Neyse bi yarım saat kadar girişte bekledim, bir türlü kayıt gerçekleşmedi. Sonra sistem çöktü dediler biraz bekleyin. Dışarı çıkıp birşeyler yedik bu sırada, geri döndüm hastaneye. Girişe gittim tekrar, giriş olmuyor, tüm sistem çökmüş hastanenin. evinize gidin yarın gelin diorlar. Yaw doğum yapmam lazım :) Neyse tmm dedim, zaten herkes çok kaba, oradan da kurtulmak istedim. Eee ben bu çocuğu nasıl çıkaracağım :) stres stres stres... Geri gittik Lokman Hekime, Elif hanım ile sokakta karşılaştık hatta, ne oldu dedi. Geldim dedim... Tmm git giriş yaptır yarın sabah için dedi doktor gülerek.. Sanki Allah beni lokman Hekime geri yönlendirmişti. Diğer yerlerde, eşimden ayrı, yalnız kalmaya dayanamayacaktım demekki. Yapılan muameleleri hiç öenmsemeyen, sert davransınlar ne olacak diyen ben, lokman hekimdeki yumuşak tavırlardan sonra mest olmuştum. Sanki ben çocukmuşum gibi beni nazlandırıyorlardı adeta. Reklam yapıyormuşum gibi oldu, memnun kalmayan da çok var :) Rabbim bana güzel kısmını gösterdi çok şükür :)
Evimize gittik. Bebeğim olmadan uyuyacağım son geceydi. Diğer günü hastanede geçirecektim ve belki eve sezeryanlı gelecektim. Gece boyunca annemin babamın tüm dualarına rağmen yine doğuma dair hiç bir belirti gelmedi :) Hastaneye gittik, muayene ettiler. Açıklık 0 :) Hiç bir belirti yok. Benim oğlumun gelesi yok neden zorluyorsunuz :) Neyse sabah 9da suni sancıyı almaya başladım. Öncesinde lavman yapıldı tabiki, lavmandan korkmayın çok güzel ve gerekli :) Bunu sonrasında anladım. Hemşireler her an yanımda ve çok ilgililer. Doktorum ise 2 saatte bir bazen saat başı gelip kontrol ediyor. Hafif hafif artıyor sancılarım. Biliyor musunuz herşey rahminiz suni sancıya uyum sağlayana kadar. Uyum sağladığı anda hastane doğumu hızlandırmak için herşeyi yapıyor. Ben bir iki saat suni aldım, doktor geldi kontrol etti. Kötü gidiyor uyum sağlayamayacaksın galiba dedi :( Neyse biraz daha devam edelim. Olmazsa sezeryan. Sancılar artıyor, etrafımdakiler dua ediyor açılma olsun diye. Sancı arttıkça ben niyeti bozup sezeryan diye dua etmeye başladım :)
Buradaki en önemli husus arkadaşlar, asla ve asla stres yapmayın. Bebeğinizle konuşun, ona iyi olduğunuzu söyleyin. Hani halk arasında 9 aylık hamileler için karnı aşağıya inmiş tabiri vardır ya, bende öyle bir inme gerçekleşmedi, bebek doğum kanalında falan da değil. Ama ona rağmen, bebeğimle konuşa konuşa atlattık bu zorlu yolculuğu.
Neyse sancılar bir hayli arttı, artık bayılacak durumdayım. Açılmalar başladı. Ara ara hemşireler duşa sokuyor, (Duşa girdikçe açılmalarım artıyordu) Duş acaip rahatlatıyor ağrımı azaltıyordu resmen. O an öyle bir sancıydı ki o, zamanı geri almak istedim. Düne geri dönmeliydim, eşim bu günde geçecek diyor, yok diyorum böyle acıyla gün mü geçer? gittikçe artıyor, evimize gidelim nolur...
Bir yandan düşünüyorum, yabancı değilim bu ağrıya, bildiğiniz adet sancısı. Ama aşırı aşırı fazlası :) Burada suni sancı ile normal sancı arasındaki farkı da anlatalım. Suni sancıda sancılar çok kısa aralıklarla 1,5 dakikada bir geliyor. Arada dinlenecek vaktiniz yok. Ama normal sancı 5 dakikada bir geliyor, arada uyuyup dinlenme imkanınız var. Devlet hastanesine gittiğimde 5 dakikada bir sancısı olan bir kadınla beraberdim, kadın zorlanıyordu evet, ama benim gibi kıvranmıyordu kesinlikle, muhabbet ediyordu hatta. Yani normal sancı sanırım çok daha hafif, bunu öğrenemedim maalesef. Hayalimde sancımı evde çekip, son anda hastaneye gitmek vardı. Nasip...
Öğleden sonra benim rahmim suniye uyum sağlamış olacak ki, doktor iyi gidiyor dedi, Hemşirelere talimatı verdi, doğumu hızlandırmak adına çalışmalara başladılar. Burdan sonrasını hayal meyal hatırlıyorum bu arada:) mesela rahim ağzına bir kağıt gibi bir şey koydular, açılmayı arttırıyormuş. Sonra ilerleyen saatlerde suyumu patlattılar, açılmayı arttırıyormuş, bol bol yürüyorum, aslında neredeyse sürünüyorum :) Bu da açılmayı arttırıormuş ve duş... Kesinlikle açılmayı arttırıyor. Bu arada niye bir an önce doğuma girmemi istiyorlar? Çünkü suni sancı bebeği strese sokuyor, kalp atışlarının yavaşlama ve durma ihtimali oluyor. Bebek suni sancıda çok zorlanıyor yani. Bu yüzden mümkünse sancınızı evde çekin, açılmanız 8 cm de olsa, hastaneye gittiğinizde suniyi mutlaka veriyorlar. Boşuna bebeğinizi strese sokmayın, zaten zor bir gün yaşıyor yavrucak.
Saat 15.00dan sonrasını nerdeyse hatırlamıyorum, artık sancılar o kadar şiddetliydi ki, hayatımda öyle acı görmedim. ama korkmayın dayanılmayacak bir şey değil. Saat 17.00 Artık mahvoluyorum :) 15.30 ıkınmalar başladı istemsiz gelen. Rabbim o nasıl bir ıkınmadır, ayaktaydım, yere çakılacaktım neredeyse, yatağa yattım. Derhal hemşireler geldi. Herkesi dışarı çıkarttılar, bu arada her muayene de herkes dışarı çıkartılıyordu. Doktorum geldi, iyice ıkındırın sonra doğumhaneye getirin dedi. Ikın diyorlar, yatakta yapmayı beceremedim. Ayağa kalktık, sancım geldiğinde tuvalete oturur gibi oturup tüm gücümle ıkınıyorum, hemşire de benimle beraber oturup kontrol ediyor, aferim çok güzel gidiyor gibi cümleler kuruyor. Sancın geçmeden ıkınmayı bitirirsen bebek geri gider sancın boyunca güçlü bir şekilde ıkınmalısın diyor. Sancı bitiyor, ayağa kalkıyoruz, sancı geliyor yine yere çöküyoruz. Hemşire o an ablam gibiydi, ellerimden tuttu beni hiç bırakmadı, benimle beraber çöküp benimle beraber ayağa kalktı, hakkını ödeyemem gerçekten... Veee doğumhaneye gidiyorum. Artık bitkin bir tarzda... Sona yaklaşıyoruz. Hemşireler tüm kapıları tuttu kimsenin görmemesi açısından, mahremiyet kısmını alkışlıyorum cidden. Ve doğumhaneye girdim. Acaba bağırabilecek miyim ben bağırarak tepki verebilen biri değilim diyen ben, hemşire karnıma bastırınca öyle bir bağırdım ki, o sesi bir daha çıkarabileceğimi sanmıyorum. Doğum çok kolay sancı zor diyenlere içimden saydırıyorum :) Doğumun neresi kolayyyyy! Rabbim öyle acı görmedim. Ama sanırım benim hatam, çünkü ben ıkınamadım. Doktor ıkın diyor, ıkınıyorum ama o şekilde değil karnını şişirmeyeceksin aşağı doğru ıkınacaksın diyor. Yatağın kenarlarından tutup ittiriyorum ıkınırken, ittirmeyeceksin çekeceksin diyor. Onu bir türlü yapamadım. Nerde yanlış yaptım hala bilmiyorum :) Sonrasında ben ıkınamadığım için karnıma bastırdı hemşire, işte o an ölüyorum sandım. İkinci bastırışında içimden bir şey kaydı yumuşacık... Oğlum geldi, ağlamaya başladı, Allahım... Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah....
Sonrasında eş plesenta vs onların doğumu gerçekleşti. Ve dikim işlemi 1 saat kadar sürdü. Bacaklarım yerinden oynuyordu öyle titreme görmedim. Bir an önce bitsin istiyordum. Bu arada doğumda kesi işlemi estetik amaçlı yapılıyor, eğer kesi olmazsa yırtılma oluyor çünkü. Neyse sonunda çıktım doğumhaneden. Oğlumu verdiler kucağıma... O an öyle farklı bir an ki... Şükrünü eda edebilmek mümkün değil.
Velhasılıkelam arkadaşlar, bu hamilelik, doğum, oğlum bana çok şey öğretti. Hiç bir şeyin elimizde olmadığını, rabbimizin her an şefkatiyle yanımızda olduğunu öğretti. Hele doğum... Mesela size bir örnek vereyim. Çok yakın bir ablamın doğumunda, ablam suni sancıyı yanlışlıkla hızlandırmış, doğuma hızlı gitti, ama fazla sancı çekti. Açılması hızlı oldu haliyle, ve bebek kakasını yapmış, yemeden doğum gerçekleşti. Suni sancı hızlanmasa bebek kakasını yiyecekti. Bende ise suni sancı bir ara durdu, hemşireyi çağırdık baya uğraştı açamadı, neyse biraz böyle dursun olmazsa değiştirelim dedi. Yarım saat kadar sonra tekrar geldi bu sefer hiç bir bozukluk yokmuş gibi direk açtı. Ve ben hızlı bir şekilde suni alsaymışım, rahmim kaldıramayacakmış, rahimde yırtılma olacakmış. Çok çok garip değil mi... Dün en yakın arkadaşım, kardeşim doğum yaptı. Oda buraya yazacak hikayesini. "Hayat demişken" isimli kardeşim, 37. haftasında doğum yaptı. enfeksiyonluymuş. Eğer doğum yapmasa bebek de enfeksiyon kapacaktı.. Doğumumuz da olduğu gibi her anımızda Allah'a emanetiz arkadaşlar...
Sizlerinde doğum hikayenizi bekliyorum :)
Allah bağışlasın
YanıtlaSilAllah bagislasin rabbim isteyen herkese nasip etsin hayirlisiyla
YanıtlaSil