Oğluma nasıl kavuştum 3
Korkulduğu gibi ambulans geç gelmedi. Ama...
Öncesi için tıklayın
Iki görevli geldi. Durumumu sordular. İzah ettim. Soğuk kanlıydım. Eşim ayaklarımı havaya kaldırınca su kesesi de küçülmüş ümidim artmıştı. Ben sedye beklerken ambulans görevlisi 'birşey olmayacağını ve yürümemi söyledi. Eşim arkamdan dehşet ve endişe ile geliyordu. Evimiz birinci kattaydı ve asansör yoktu. Kolunda komşum ve ambulans görevlisi ile merdivenleri iniyordum. Ara ara durup ayak diretiyordum. Daha fazla gidemem diye. Yürüdükçe su kesesi sarkiyodu çünkü. Kadında beni yürütmekte diretiyordu. Oysa bir sedye getirmek bu kadar mi zordu. Ortada bir can söz konusuydu. Hiç olmadı eşim kucağında götürürdü. Arka da halime bakakalan eşim işin ehli onlardır diye müdahale edemedi. O sırada ambulansı gören başka komşular da gelmişti. Ben de durup aglayarak yalvardim. Daha fazla gidemem nolur bırakın diye. Ama kadın yürütmek de ısrarlıydı. Ambulansa beni resmen zıplatarak aldılar.
Ve işte tam içeri giderken su kesesi patladı. Yerler apartman bahçesi ambulans resmen islandi. Artık hıçkırıklar içindeydim. Ambulansa benimle komşum geldi. Eşimi bir komşu ikaz edince o da eve çıkıp bana yedek giysiler alıp araba ile arkamızdan gelmiş.
İlk defa bir ambulanstaydim. Rabbim bir daha muhtaç etmesin. Hem de hasta olarak. Doktor bebeğin kalp atışına baktı . Steteskopla. Kalp atışı var dedi. Göz yaşları içinde bir tebessumle sordum. Kalbi atıyor mu bebeğimin. Evet atıyor dedi. Kurtarabilecek miyiz dedim. Ses çıkmadı. Hastaneye gelmiştik. Ben sedye de içeri giriyordum. Tesettürlü bir bayan olduğum için bir yandan üstümü başımı kontrol ediyordum. Çok şükür ki örtü m açılmamıştı. Hastaneye yatışım yapıldı. Devlet hastanesiydi.
Ultrason kontrollerim yapıldı. Bebek yaşıyordu. Yüreğimde bir umut. Yaşaması için ne yapabilirdik. Tanıdık tanımadık ulaşabildiğimiz doktorlara durumu sorduk... özele gitsek dedim orda hemşire arkadaşımı aradım... buraya gelirsen sezeryan yaparlar dedi... yaşması küçük bi ihtimaldi... nedenleri sorguluyordum... muayene eden doktor belki beni rahatlamak adına böyle durumda yaşayan bir vakaya rastaladığını söylemişti... deli gibi su içiyordum belki vücut tamir eder diye... dostlar yalnız bırakmadı gelen gelene hastaneye mutlu oldum... herkes ümit vermeye çalışıyor. Bebeğimin hareketlerini hissetmeye devam ediyordum. Belki de yaşama çabası bilemiyorum... herkes bir yana en çok eşim yanımda olsun istedim... ama devlet hastanesinde pek mümkün değil... saatler ilerledikçe ümidim kırılmaya başlamıştı. Bu hastane de günlerce kalamam diye düşündüm... sanki asırlardır ordaydım. Ve bebeğin kalbinin durmasını bekliyorduk. Sabah ki muayene de kalbi durmuştu. Ve artık bebeği doğum yapmam gerekiyordu. Suni sancı verdiler. Sancılar başladı... bu anda Rabbimin merhametine şahit oldum... sancılar bir yükseliyor birde sanki birşey yokmuş gibi azalıyordu. O sırada insan dinleniyor. Rahatlıyor. Evet doğumdu zordu ama en kolay doğumumdu. Bebek ölü doğdu. Bakabilir miyim dedim. Ebe izin vermedi. Korkarsın bakma dedi... niye korkayım ki o benim canımın parçası.. ilk meleğim... cennetin bir kuşu olmuştu... eşimden ilk istediğim çocuk taziyenamesi isimli Bediüzzaman Hazretlerine ait bi eser oldu. Onda teselli buldum.. Çok üzülmedim yıpranmadım bu kaybımda... tesellim vardı. Çok şükür inanıyordum. Benden daha iyisine gittiğini biliyordum. Doğum sonrası doktor tekrar muayene etti.. biraz parça kalmış kürtaj yapmalıyım dedi. Çok sürmez dedi ama başımdan kaynar sular döküldü. Kayınvalidem itiraz etti tartışma çıktı ama risk vardı. Eğer kürtaj olmazsa herhangi bir yapışıklık tıkanıklık olabilme ihtimali vardı ve bir daha hamile kalamayabilirdim. Mecburen kabul ettik. Ama başıma geleceklerden habersiz. Anestezi yapmadılar. Canlı canlı masaya aldılar. Filmlerdeki işkence sahnelerini bizzat yaşadım desem... siz gerisini anlayın... ki ben ağrı eşiği yüksek ve acılara karşı dayanıklı bi insanım... bittim. Günlerce rüyalarıma girdi. Gözümü kapadığımda o anlar geliyordu. Kimseye anestezi almadan kürtaj olmayı tavsiye etmiyorum... velhasıl eli boş eve döndüm... pardon elimiz dolu idi bebeğimizin küçük cansız bedeni vardı. Eve geldik. Babası yine de ismini kulağına okudu. Ve kefenleyip gömdük... Bu kayıp beni bu kadar yaralamadı. 40 gün geçsin lohusalık bitsin hemen hamile kalayım istedim... hep ümitle baktım... o cennet kuşu idi bize şefaatçi olacaktı inşaallah... Devamı için tıklayın...
Öncesi için tıklayın
Iki görevli geldi. Durumumu sordular. İzah ettim. Soğuk kanlıydım. Eşim ayaklarımı havaya kaldırınca su kesesi de küçülmüş ümidim artmıştı. Ben sedye beklerken ambulans görevlisi 'birşey olmayacağını ve yürümemi söyledi. Eşim arkamdan dehşet ve endişe ile geliyordu. Evimiz birinci kattaydı ve asansör yoktu. Kolunda komşum ve ambulans görevlisi ile merdivenleri iniyordum. Ara ara durup ayak diretiyordum. Daha fazla gidemem diye. Yürüdükçe su kesesi sarkiyodu çünkü. Kadında beni yürütmekte diretiyordu. Oysa bir sedye getirmek bu kadar mi zordu. Ortada bir can söz konusuydu. Hiç olmadı eşim kucağında götürürdü. Arka da halime bakakalan eşim işin ehli onlardır diye müdahale edemedi. O sırada ambulansı gören başka komşular da gelmişti. Ben de durup aglayarak yalvardim. Daha fazla gidemem nolur bırakın diye. Ama kadın yürütmek de ısrarlıydı. Ambulansa beni resmen zıplatarak aldılar.
Ve işte tam içeri giderken su kesesi patladı. Yerler apartman bahçesi ambulans resmen islandi. Artık hıçkırıklar içindeydim. Ambulansa benimle komşum geldi. Eşimi bir komşu ikaz edince o da eve çıkıp bana yedek giysiler alıp araba ile arkamızdan gelmiş.
İlk defa bir ambulanstaydim. Rabbim bir daha muhtaç etmesin. Hem de hasta olarak. Doktor bebeğin kalp atışına baktı . Steteskopla. Kalp atışı var dedi. Göz yaşları içinde bir tebessumle sordum. Kalbi atıyor mu bebeğimin. Evet atıyor dedi. Kurtarabilecek miyiz dedim. Ses çıkmadı. Hastaneye gelmiştik. Ben sedye de içeri giriyordum. Tesettürlü bir bayan olduğum için bir yandan üstümü başımı kontrol ediyordum. Çok şükür ki örtü m açılmamıştı. Hastaneye yatışım yapıldı. Devlet hastanesiydi.
Ultrason kontrollerim yapıldı. Bebek yaşıyordu. Yüreğimde bir umut. Yaşaması için ne yapabilirdik. Tanıdık tanımadık ulaşabildiğimiz doktorlara durumu sorduk... özele gitsek dedim orda hemşire arkadaşımı aradım... buraya gelirsen sezeryan yaparlar dedi... yaşması küçük bi ihtimaldi... nedenleri sorguluyordum... muayene eden doktor belki beni rahatlamak adına böyle durumda yaşayan bir vakaya rastaladığını söylemişti... deli gibi su içiyordum belki vücut tamir eder diye... dostlar yalnız bırakmadı gelen gelene hastaneye mutlu oldum... herkes ümit vermeye çalışıyor. Bebeğimin hareketlerini hissetmeye devam ediyordum. Belki de yaşama çabası bilemiyorum... herkes bir yana en çok eşim yanımda olsun istedim... ama devlet hastanesinde pek mümkün değil... saatler ilerledikçe ümidim kırılmaya başlamıştı. Bu hastane de günlerce kalamam diye düşündüm... sanki asırlardır ordaydım. Ve bebeğin kalbinin durmasını bekliyorduk. Sabah ki muayene de kalbi durmuştu. Ve artık bebeği doğum yapmam gerekiyordu. Suni sancı verdiler. Sancılar başladı... bu anda Rabbimin merhametine şahit oldum... sancılar bir yükseliyor birde sanki birşey yokmuş gibi azalıyordu. O sırada insan dinleniyor. Rahatlıyor. Evet doğumdu zordu ama en kolay doğumumdu. Bebek ölü doğdu. Bakabilir miyim dedim. Ebe izin vermedi. Korkarsın bakma dedi... niye korkayım ki o benim canımın parçası.. ilk meleğim... cennetin bir kuşu olmuştu... eşimden ilk istediğim çocuk taziyenamesi isimli Bediüzzaman Hazretlerine ait bi eser oldu. Onda teselli buldum.. Çok üzülmedim yıpranmadım bu kaybımda... tesellim vardı. Çok şükür inanıyordum. Benden daha iyisine gittiğini biliyordum. Doğum sonrası doktor tekrar muayene etti.. biraz parça kalmış kürtaj yapmalıyım dedi. Çok sürmez dedi ama başımdan kaynar sular döküldü. Kayınvalidem itiraz etti tartışma çıktı ama risk vardı. Eğer kürtaj olmazsa herhangi bir yapışıklık tıkanıklık olabilme ihtimali vardı ve bir daha hamile kalamayabilirdim. Mecburen kabul ettik. Ama başıma geleceklerden habersiz. Anestezi yapmadılar. Canlı canlı masaya aldılar. Filmlerdeki işkence sahnelerini bizzat yaşadım desem... siz gerisini anlayın... ki ben ağrı eşiği yüksek ve acılara karşı dayanıklı bi insanım... bittim. Günlerce rüyalarıma girdi. Gözümü kapadığımda o anlar geliyordu. Kimseye anestezi almadan kürtaj olmayı tavsiye etmiyorum... velhasıl eli boş eve döndüm... pardon elimiz dolu idi bebeğimizin küçük cansız bedeni vardı. Eve geldik. Babası yine de ismini kulağına okudu. Ve kefenleyip gömdük... Bu kayıp beni bu kadar yaralamadı. 40 gün geçsin lohusalık bitsin hemen hamile kalayım istedim... hep ümitle baktım... o cennet kuşu idi bize şefaatçi olacaktı inşaallah... Devamı için tıklayın...
bazen ne yazacağını bilemez insan. sadece bir kaç damla süzülür gözlerinden...
YanıtlaSilNiyetim üzmek değil kim bilir bunun kaç katını yaşamış insanlar var ben sadece vakti gelince herşeyin olabileceğini anlatmak umut olmak istiyorum
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilEvet yasadiklariniz cok zormus ama ben riskli gebelik geciren bi anneyim. Keske umut olmak icin yazdiginiz yazida benim gibilerin kalbini sıkıstıracak cinsten detaylara girmeseydiniz.
YanıtlaSil