Birazcık nostalji (Bebeğimle büyüyorum)
Hala kalem-defter tuttuğum bir hayatım var, biz yazan, okuyan bir milletiz çok şükür :) Bugün çalışmak için kalemimi elime aldığımda eski yıllara gittim, küçüklüğüm... Çocukluğum... Küçücük dünyamda ne çok derdim vardı... Yaşadığım her hadise, gördüğüm her olay, nasıl da kalbimde yer ederdi. Hepsini ama hepsini çok iyi hatırlıyorum, hiç unutmadım, biricik kuzum oğlum için hiçbirini unutmayacağım...
Arkadaşımın evinde tuvalete girmemek için altıma kaçırdığımı (Annem farklı yerlerde tuvalete girmeme kızardı), dalga geçen arkadaşlarımı, anlamayan annemi, duymayan, evde olmayan babamı, arkadaşlarına daha çok değer veren abimi... herşey herşey zihnimde... Evet çocukluk dediğimizde kıpır kıpır olur içimiz, çünkü mutluluktur çocuk, küçücük şeylerden mutlu olur, dünya kadar değerlidir çünkü o küçücük hareketler, bir tebessüm, onu ciddiye aldığını ifade eden bir kaç kelime... Ama ben bu yazıda diğer kısmına değindim çocukluğun; ufacık şeylere hayatı kadar değer veren, küçücük bir hadise de hayatını karartan çocuk .. Yukarıda saydığım maddeleri belki yaşamadım, uydurdum veya yaşarken abarttım, bilemem; Çocuktum ben çünkü. Annem bir şeye kızarken, sebebini söylemediği sürece anlamazdım niye kızdığını, içime kapanırdım, çocuktum çünkü. Hangisi ayıp, hangisi normal davranış? Bilemezdim bunu. Özene özene yazdığım yazıyı heyecanla öğretmenime gösterdiğimde, bana neden bağırdığını yıllarca anlayamamıştım mesela, sebebini söylememişti çünkü (Meğer defterdeki çizgilere dikkat etmem gerekiyormuş, yıllar sonra aynı defter elime geçtiğinde fark etmiştim.) Neyseee çok uzattım. Demek istediğim, biliyorum sebepsiz bağırmıyorsunuz çocuklarınıza, ama lütfen o sebebi onlara da söyleyin, onlar hatalarını bir öğrenseler, bir daha yapmazlar emin olun :) (Çocuklarına bağırmayan, sabırlı annelerimizin de önünde saygıyla eğiliyorum)
Bu yazdıklarımı, daha doğrusu yaşadıklarımı oğlum için unutmayacağım demiştim, o kısmı biraz daha açayım :) Çünkü onunla tekrar büyüyeceğim ben, o üzüldüğünde bende üzüleceğim, onun küçücük dünyasına gireceğim. Herşeyin sebebini bilecek, kızgınlığımın, üzüntümün... Asla duygusal baskıya maruz kalmayacak, kendisini rahat ifade edecek vee en ama en önemlisi; onu daima anlayan bir annesi olacak.
Şimdiii tüm bunları nerden mi düşündüm. İşte bundan:
Arkadaşımın evinde tuvalete girmemek için altıma kaçırdığımı (Annem farklı yerlerde tuvalete girmeme kızardı), dalga geçen arkadaşlarımı, anlamayan annemi, duymayan, evde olmayan babamı, arkadaşlarına daha çok değer veren abimi... herşey herşey zihnimde... Evet çocukluk dediğimizde kıpır kıpır olur içimiz, çünkü mutluluktur çocuk, küçücük şeylerden mutlu olur, dünya kadar değerlidir çünkü o küçücük hareketler, bir tebessüm, onu ciddiye aldığını ifade eden bir kaç kelime... Ama ben bu yazıda diğer kısmına değindim çocukluğun; ufacık şeylere hayatı kadar değer veren, küçücük bir hadise de hayatını karartan çocuk .. Yukarıda saydığım maddeleri belki yaşamadım, uydurdum veya yaşarken abarttım, bilemem; Çocuktum ben çünkü. Annem bir şeye kızarken, sebebini söylemediği sürece anlamazdım niye kızdığını, içime kapanırdım, çocuktum çünkü. Hangisi ayıp, hangisi normal davranış? Bilemezdim bunu. Özene özene yazdığım yazıyı heyecanla öğretmenime gösterdiğimde, bana neden bağırdığını yıllarca anlayamamıştım mesela, sebebini söylememişti çünkü (Meğer defterdeki çizgilere dikkat etmem gerekiyormuş, yıllar sonra aynı defter elime geçtiğinde fark etmiştim.) Neyseee çok uzattım. Demek istediğim, biliyorum sebepsiz bağırmıyorsunuz çocuklarınıza, ama lütfen o sebebi onlara da söyleyin, onlar hatalarını bir öğrenseler, bir daha yapmazlar emin olun :) (Çocuklarına bağırmayan, sabırlı annelerimizin de önünde saygıyla eğiliyorum)
Bu yazdıklarımı, daha doğrusu yaşadıklarımı oğlum için unutmayacağım demiştim, o kısmı biraz daha açayım :) Çünkü onunla tekrar büyüyeceğim ben, o üzüldüğünde bende üzüleceğim, onun küçücük dünyasına gireceğim. Herşeyin sebebini bilecek, kızgınlığımın, üzüntümün... Asla duygusal baskıya maruz kalmayacak, kendisini rahat ifade edecek vee en ama en önemlisi; onu daima anlayan bir annesi olacak.
Şimdiii tüm bunları nerden mi düşündüm. İşte bundan:
Hatırlıyor musunuz kağıttan yaptığımız bu çöp kutusunu, ilk gördüğümde o kadar orijinal gelmişti ki, hayran kalmıştım. Nasıl yapıldığını anca arkadaşım gösterdiğinde anlayabilmiştim :) Çocukluk işte, öğrendikten sonra da kiminle tanışsam ona da öğretirdim. Çocukluk: Öğrenme ve öğretme isteği ile dolu...
Vay bee bu yazıyı nasıl kaçırmışım...
YanıtlaSil